Berlin'de Sonbahar

Berlin'de Sonbahar

Sonbahar benim geç keşfettiğim bir mevsim oldu. Çocukluğumdan hatırlıyorum ki, bize dört mevsimi klasik fotoğraflarla öğretirlerdi. O dört mevsimin resmi zihnimde hep canlanır; yazın ışıl ışıl güneşi, kışın beyaz örtüsü, baharın tomurcuklanan ağaçları ve elbette sonbaharın altın sarısı yaprakları. Ancak sararan yaprakların ve rengarenk ağaçların gerçek manzarasını deneyimlemediğimi düşünmezdim, ta ki Berlin’e, bir sonbahar ayında taşınana dek.

Berlin’e adım attığımda, parkların ve sokakların tam anlamıyla bir renk cümbüşüne dönüştüğünü fark ettim. Ağaçların sarıya, kızıla ve kahverengiye dönen yaprakları adeta bir şov yapıyordu. İlk kez sonbaharın nasıl derin ve etkileyici bir mevsim olduğunu o zaman hissettim. Doğanın bu mucizesine tanıklık ederken, kendimi uzun yürüyüşlere adadım ve her adımda etrafıma hayranlıkla bakarak bu geçişin tadını çıkarıyordum.

O günden bu yana, ne zaman sonbahar gelse ve ağaçlar sararmaya başlasa, içimdeki yürüyüş tutkusu yeniden uyanıyor. Rüzgarların hafifçe esip yaprakları yere serpiştirdiği anlarda, sokaklar ve parklar birer tabloya dönüşüyor. Doğanın bu döngüsünü izlemek, beni her defasında aynı büyüyle sarıyor.

Bu yürüyüşlerde sıklıkla aklıma, bir Almanca dersinde öğrendiğim Rainer Maria Rilke’den şu dizeler geliyor:

“Herr, es ist Zeit. Der Sommer war sehr groß.
Leg deinen Schatten auf die Sonnenuhren,
und auf den Fluren lass die Winde los…”
~
“Tanrım, tam zamanı. Ne görkemliydi yaz.
Düşsün günışığına gölgen
ve rüzgâr okşasın çayırları…” (çev. M. Mahzun Doğan)1

Bu şiir, sonbaharın o dingin ama güçlü gelişini öyle güzel ifade ediyor ki! Yazın büyük, güçlü günlerinin ardından doğa bir soluk alıyor ve sonbaharın rüzgarları her yere yayılıyor. Zaman artık sonbaharın hüznüyle dolu ama bu hüzün, aynı zamanda büyük bir dinginlik ve derinlik taşıyor. Berlin’de yaşadığım her sonbahar, bu dizeleri yeniden aklıma getiriyor ve beni doğanın döngüsüne bir kez daha hayran bırakıyor. Sonbahar burada, Berlin’de adeta bir öğretmen gibi; her yıl bana yaşamın değişimlerini ve bu değişimlerin nasıl bir güzelliği beraberinde getirdiğini hatırlatıyor. Sarı yaprakların döküldüğü bu yürüyüşler, ruhumu besleyen ve derin düşüncelere dalmamı sağlayan an’lar oluyor.

Keşif Yapbozu