Güneşin İlk Işıkları

Güneşin İlk Işıkları

Sabahları uykudan uyandıracak kadar parlak olsa da güneşin ilk ışıklarının odama doğmasını seviyorum. Sabahları bu güneş ışığıyla uyanabilmek için çoğu zaman geceleri perdeyi tamamen açarak uyuyorum. Bu sabah da güneşin ışıklarıyla uyandım ve ardından kendimi Sertab Erener’in “İncelikler Yüzünden” şarkısını dinlerken buldum. Şarkının her dizesi, içimde bir yerlerde yankı buluyordu sanki. İncelikler yüzünden zaman zaman yoruluyor muydum? Elbette. Belki de bu yüzden, saatlerce yürümek ya da bisiklet sürmek istiyordum; düşüncelerden arınmak, sadece hareketime odaklanmak istiyordum.

Şöyle diyordu Erener:

“İncindim
incitildim derinden
Terk ettim kendimi

Bir minicik kız çocuğu bak
Duruyor orada hâlâ
Anlatamam gördüklerimi
O neşeli çocuğa…”

Bir süredir çocuklarla çalışıyorum ve onların ne kadar ince düşündüklerini keşfetmek benim için bu deneyimin en güzel yanlarından biri. Her bir hareketlerinde, her bir sözlerinde saklı bir incelik olduğunu görüyordum. Peki, biz bu inceliği nerede kaybediyorduk? Bu soruyu kendime defalarca sorar oldum. Sanıyorum ki, büyüdükçe inceliklerimizi birer birer yitiriyoruz. O saf ve temiz düşünceleri, dünyanın sert gerçekleriyle değiştiriyoruz, hatta değiştirmek zorunda kalıyoruz.

Bir gün, yine çocuklarla çalışırken, bir çocuğun bana uzattığı çiçek kalbimde bir yere dokundu. O minik ellerdeki çiçek, sadece bir hediye değildi; saf ve içten bir teşekkürü yansıtıyordu. İşte, o incelikleri kaybettiğimiz yer tam da burasıydı. Çocukluğumuzun safiyetinde saklı kalmışlardı.

Bu dizeler, hayatın sert köşelerine çarptıkça yitirdiğimiz inceliklerin bir yansıması sanki. Şarkının sonunda yine de her şeye rağmen, incelikli davranmak gerektiğini hatırlatıyor. Belki, bir gün, kaybettiğimiz o incelikleri yeniden bulabilir, içimizde yeşertebiliriz. Hayatın acımasız kasırgaları, bizden çaldıkları incelikleri geri verir mi bilinmez; ama o incelikler ruhumuzun derinliklerinde, birer tomurcuk misali yeniden filizlenmeyi bekliyor bence. Bu sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanırken hissettiğim huzur, içimdeki neşeli çocuğun hala orada olduğunu fısıldıyordu. Belki bir gün, dünyaya o çocuğun gözlerinden bakarak, kaybettiğimiz incelikleri yeniden kucaklayabiliriz. Çünkü incelik, hayatın sert gerçeklerine rağmen koruyabileceğimiz en değerli hazinelerden. Her şeye rağmen, zarafet ve şefkatle dokunmak dünyaya, belki de içimizdeki en insani özellik.

Keşif Yapbozu