Kahverengi Haritalar
Kışın en sessiz sabahlarından biriydi. Gri bulutlar gökyüzünü bir battaniye gibi kaplamış, güneşi gözlerden uzak tutuyordu. Gözlerini aralayınca ilk gördüğü şey, pencerenin önünde duran çıplak ağacın dalları oldu. Gövdelerindeki kahverengi çizgiler, sanki kadim bir haritayı andırıyordu; geçmişin izlerini, yaşanmışlığın derin yarıklarını.
Yorganın altından sıyrılıp soğuk zemine çıplak ayakla bastığında, içini bir ürperti kapladı. O an, kışın soğuk dokusunu sevdiğini fark etti. Üşümek, ona bir şeyleri hissettiğini hatırlatıyordu. Elini pencerenin buğulu camına koydu, bir anlığına içini çekip bir şekil çizmeyi düşündü ama vazgeçti. Bugün, geçmişe dokunmak yerine onu izlemek istiyordu.
Üzerine kalın atkısını sarıp dışarı çıktığında, sokak bomboştu. Kaldırım kenarları, gece boyunca yağan yağmurun küçük göletlerle dolmuş izlerini taşıyordu. Adımlarını yavaşlatırken ayakkabılarının suya hafifçe dokunuşuyla çıkan çatırtımsı ses, sabahın sessizliğine eşlik ediyordu. O an, zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini düşündü. Daha dün gibi gelen o eski anılar, şimdi sisin ardına saklanmış gibiydi. Yine de 2024, onun için özel bir yıl olmuştu. Sevdiklerinin yanında olduğu, kendini aradığı ve bazen bulup bazen kaybettiği o bir öncekilere benzeyen yıl…
Bir süre yürüdükten sonra küçük bir parkta durdu. Banklardan birine oturdu ve soğuğun yanaklarını kızartmasına aldırmadan etrafı izlemeye başladı. Parkın ortasında, yapraklarını dökmüş bir çınar ağacı dimdik ayakta duruyordu. Gövdesindeki kahverengi damarlar yine o eski haritayı andırıyordu; bu kez, geçmişin yanı sıra geleceğin de izlerini taşıyor gibi… Gözleri ağacın köklerinden yukarı doğru süzülürken kendi köklerini düşündü. Geçmişte yaşadıkları, karşılaştıkları, biriktirdikleri ve yitirdikleri… Hepsi ağacın gövdesine kazınmış gibi duruyordu. Hangi çizgi, hangi yara iziydi? Hangisi onu buraya getiren dönemeçti?
Bir an için zaman durdu. Etrafında ne soğuk, ne sessizlik, ne de kış vardı. Sadece, ağacın içinde sakladığı bir sır gibi, kendi içindeki bir dinginliğe dokundu. Ve o an, kışın aslında bir son değil, bir başlangıç olduğunu anladı. Geçmişin izlerinden yeni yollar çizilen bir mevsim… Ayağa kalktı ve yoluna devam etti. Yağmur altında atılan her adımın sesi, sanki yeni bir hikayenin ilk cümlesiydi.